22 Aralık 2016 Perşembe

Akrallık

Terk, tekil akıl
Peygamber değildim
Caize uzak, vahdete haiz. Kırıldı naif
Nüktedan ve kekre
Seni severdim ben boynu narin ve ince
Aziz değilim bu kente..
Yağmurla yoğruldu toprak
Tuzlu su ile karışmadı aralık bunu bilirdim sadece.
İliklerime işledi sürgün ve krallık!
Ceset kalıntılarından tahtim
Devrik bir liderdim
Beni zaman irdeledi
Geçmiş kendini kadehlerle bileyledi

"Henüz ölmemişken şairliğe soyundum forma numaram yirmiyedi."

7 Aralık 2016 Çarşamba

PİM

aklının kıvrımlarımdaki kıvılcım,
 ve üryan takındığın didaktik tavır,
ipek gerdanından sarkan zemheriden sicim,
soğuk beton ve nemli deniz,
gözlerimde kumsallar biriktirdim bi elveda demeden;
al bu senin..
sepyalarımdan doğan güzdür bu kapımda zikreden sessizlik
gülümsemeler nahoş, naif bir ırkçılık karşısında
serçe parmağıma çok yakışır şu hediye ettiğin pim.

"somurtkan bir adam katmanlardan oluşur parkasına siner sigara kokusu.

  rugan giymezler spor ayakkabı tercih ederler."

25 Mayıs 2016 Çarşamba

Bir Zamanlar



gidişler olur da ıslanmaz mı mayıs?
akamayan onca cümle kursağımda takılı kalan.
koca adam iken ben ağlayamam.
senin gözlerinde hala kuru..
korkulur mu şiir yazan adamdan?
öfkem yumruklarımdan sızsa da kalbime yakın tutardım sana yazdığım gizi
kimsenin bilmediğiyim maveram, saklıyorsun herbir kanıtı sen kokan otel odasında.
aşkta vuruldum ölüm yoğruldu ıslıklarımda
diz çöktüm ve ellerim cihanda, tırnaklarımı geçirdim adeta
koca bir özlem doğuracak olan yaz şimdi nasıl sıyrılır tırnaklarımdan?
"keşke tanımasaydım seni" dediğin an yıkıldı gönlümde koca bir palanka
devrik bir barbarım ve kırıldı kalbim.

şimdi ölmeden gömülmekte nedir kalabalıklara?

13 Mayıs 2016 Cuma

Gitmek Gelmiyor İçimden

gidiyorum bu.
bir kıvılcımda kor olur koca deniz, gözlerinin içinde koca bir yangın.
boyunuma dolanan urganın adı yanılgı
şeriat derdi bedenim tenimi okşadıkça rüzgar, devrim!
yâd edemediğin bir memleket düşün göğüs kafesinde çöreklenmiş, bir granit kadar soğuk bir taş.
adı aşk.
Nasıl kalkar giderdim bir balıkçı kasabasından sırtımda pala, kasığımı saran palaska, ayağımda postal?
Beyaz evler senin soluk teninle ısınırdı.
Aylardan mayıs üşüyorum.
gülüşlerinle renklenirdi sepyam
Hüzününe dolardı onca sayfa gecenin bi yarısı yoluna saçılırdı
gülesin diye yaratılmıştı güller sanki.
masumiyetin Kudüs ü andırırdı cihat gerektirirdi.
Ve nihat.
Merhamet cesaretin koynunda çırılçıplak..
Gitmek gelmiyor içimden.

9 Mayıs 2016 Pazartesi

Bir Sefirin Seyise Yüzünü Dönüşü

sıyrılır avuçlarımın içinden bir sevda türküsü
yutkunamam.
beyazlığında kaybolurdum hergece teninin.
namert kasıklarından bir çocuk doğur bana tırnakları narin, boynu ince
bir otel odasında mıydı bunca tükenmişliğim?
yoksa alkol ve sigaranın düşürdüğü bitaplık mı ?
ne şiirler yazardım... kalem silahtı, yeryüzüne kurduğum atak mekanizması
şimdilerde ise şakaklarımda hissettiğim serin namlu,
güvercinleri bir kümeste hapsederken onca kerkenez besledğim gönül evimdeki avlu
mezar olucak o kaymak beton, nemli vücudum yosuna yüz tutmuşluğunda..

henüz yaşıyorken;

"o sıradanlığa gebe kalamamaktan, gururumdan ve aramızda esen o lanet inat rüzgarından
 ne bir geri adım atıyor ne de gidebiliyorum ileriye
 ve seni savunmasızlığından ve ince, narinliğnden ziyade 
 kocaman kadını oluşundan, onca çocuk kırılganlığından geçerek
 bu sefer bir farkllık yaratarak cam sehpanın üzerinde yazıyorum.
 o ayak izlerini barından halıyı da attım, adım atamıyorum o beyaz fayanslara
 üşüyorum. yalanı dilimde şimdi koca bir palanka
 gitmek yorucak. elime tutuşturuldu bir kaşağı
 boyunma asılı olan o "güzel insan" levhasıyla tımarlamaya mahkumum sanki
 binip gideceğim o tembel atı."

21 Mart 2016 Pazartesi

her eylemin zikri olur mu deme nedir fikrin?koca bir sahil şeridi, tutamadığım onca sözüm ve dolunay denen illet sanki alnıma doğrulan namlu..ocağın başında ellerim bırakıldığından, soğuktur mizacım hala ve halayazardım sırtımı dayayıp sana aşk a dair ne varsa.ki ellerimin en sevdiği eylemdir sözcüklerin omuzlarına dokunmak..dokunaklı değilim. ilahtan da uzağım.çünkü sen gittiğin an öldürdüm pir-ineyin metanetine davranırım? bir silah anlıma dayalı her gece. arafta emniyetsizim ve sensizlik denen şey bilsen ne kadar merhametsiz..henüz çocuksun sen ahmet telli nin.ve "şehlâ" sı " soluk soluğa" sıbenim maveram..ve ilhamım öte sihrim.biran önce büyü..

öcünü al. seni korkularının esareti altına alan, kalabalıklara mahkum eden karanlıktan.

biran önce büyü..

8 Mart 2016 Salı

şiir yanlısıydı gönlüm, devrimi yâd etse de bazen.
senin bakışlarına şahit olduğum da sırtımı dayardım dağlara şahlanırdı kır atım
sessizce yine belana koşar adım!
rükûya dururdu içimde bir savunmasız çocuk
prangalardan balon hayal ederdi..
niha-i vahdet in zulmü kemiklerimize işlemiş şimdi
yosun tutmaya meyilli gözlerimizi kitleseydik keşke onca kalabalıklar içinde sanki bağdattaki birer geylaniydik ikimizde.
bunu bile bile  içimdeki şeytanın ensesinde nefes nefese verdiğim o serüven.
bu yazgı... nerede şimdi zafer?
söyle beynimin en genç intihar hücresi
suya yazılır mı bir şiir bardaktan boşalırcasına ansızın?
secde eder mi aşk için merhamet?
öfke kistir dudaklarda barınan öpünce geçicek lakin
onur hastalıktır kırılmaya kollarını açmış bir kristal avize gibi!
beyhude geçen zaman diliminin bizi dilim dilim etmesini beklemek, ne kadar da mazoşistçe.


4 Mart 2016 Cuma

yazmak eylemdir maveram.
 bir intiharın ertesindeyim, hala sıyıramadım şu kolalı yakalarımı aşktan sıktım kadar
en büyük şiir avuntusudur sevginin
suskun bir çığlıktır susuşlar
susadıkça sana bir dalgadan vurgun yiyip geceleri kumsala vuruyorum bedenimi
içiyorum. susuyorum ve içiyorum
dilimde bir gem..
ne çeşit bir cinayettir gözgöze gelmelerimiz
saçlarında taşıyorsun bir hüzündiz çiceği..
mevsim bahar,  yüzünde hüzün, tebesümlerin ıslığı andırırcasına bir çığlık
durgunluğunda duruldum.
tenin kokusuna hasret..
boynundan dökülüyor her hece
ve bitmiyor gece .

bir şiir daha yazmak farzdır etinden sıyrılan Dünyan'a.

28 Şubat 2016 Pazar

MA Ve RA

Sensiz geçen kaçıncı gece?
Kaçıncı hece dilimdeki?
Aşk! Nereye kadar sürer bu bekleyiş?..
Uzaklaşırsa içimden kış
Durur mu kalbim olduğu yerde unutulur mu kapıda bahar?
Sepyalaşır mı siyahın
Suskunluk idam eder sana gelen o koridorda seyyahları
Aslından bir haberdik ikimiz.
Ma ve Ra!
Etinden sıyrılan kalabalıklara bir şiir yazmak ne delice ah!
Yırtılır kahkahalarının ardında saklanan hüzün
Kitap arasında kuruyan güllerin mi şimdi duygularının virtüozü
Uzayan saçlarım mı yoksa içimde filizlenen gazap üzümü
Bahar yakındır..

20 Ocak 2016 Çarşamba

gitmek

sızlayan literatürlerden, esen rüzgar, bir de senden
sen şimdi bana kalk gidelim diyorsun
gitmenin vebali ağırdır sevdiğim
şu geçirdiğim günlere bak
sol tarafımdan yediğim dört kurşun
omuzlarımdan düşen küçük çocuk
başucumda kırık şarap şişesi
gördüğün herşey.. işte gitmenin bedelidir
Alışmışken şimdi bu insan küfüne gitmek bilinçli bir intihardır sevdiğim
hey benim küçük gemim
fersahlarımın imlasını yitirdiği
tan vaktinde doğan durgunluk
imsak vaktinde dayanırdım kapına
ellerimde güllerle
anlaşılmazlık yongası boğazımda düğüm düğüm
bir intiharın ertesi olur mu deme.

manşetlerini kıvıran bir ceset gördüm her öğle vakti türk kahvesi içen

10 Ocak 2016 Pazar

11 Ocak





Bir kentin etinden sıyırıl aşklar vedalar henüz erken iken.
Bir kantonun eşliğinde  ölüme eşdeğer sevmeler
Mandalin bahçeleri arasında bir koridordu aşka giden yol
Kışın başladığı noktada vurulmuştum gökyüzü mora çaldı
İnce narin boyunlu bir kadın!
Şiir yazmak isterdim boynuna boylu boyunca
Gül koksun isterdim gülüşlerin sere serpe
Aklıma geldikçe gülümsemelerin kapında bitmem hep bundandı elimde güllerle.
"Bir avuç su bile söndürebilirmiş yangınları
Bunu bir filmde görmüştüm.
Ağlayamamıştım koca adam iken
Ciğerlerim kanadı.
Susamışçasına sana.
Ardından sustum.
Yastıkta kafanın bıraktığı boşluğa gözüm ilişince öfkem ayaklandı
İşte herşey orda başladı vedalar bir başlangıçtır sonun kıyısında
Bir kum saatinde akarken zaman yaşamak görevdir yangın yerinde..
Ve o filmde kimse ölmedi "


6 Ocak 2016 Çarşamba

Yazarsan gidene dek ceset peşinde sabaha dek yaz Duvara tırnak sürterek bu korku durmaz Gecemi günüme kattı lan yeminle can dayanmaz Uyanmasam baya bi gerçek sancam aklı yakcam Sade sus, cevap verirsen devrilir binalar Anonslar duyuyorum, adını yerini bulmayan Utanmasam yaşımdan sabaha dek bağırıcam Yaşına ayrı sana da ayrı bak sinirden dişimi kırıcam Tecrübeyle sabit orda renk falan yok Orda gafletin peşinde, umuda meyleden Sabahı göremeden, 50 tane kendinden gömer Ve gık demezsin, ölüme işine gelmeyince Yazıyorsam şu dakika korkudan nedense böyle Seni gören çocuklar gülebilir sakın gücenme Zati bizzat kendin gülüyosun yalansa söyle Lan yeter kabullen yoksa şimdi beyni yitiricen Bana o tavsiyen, haritadan bi yer beğen Şakana gülemedim birazcık ciddiyet be lütfen Duvarlar üstü yürüyorum, yanıma kendim geliyorum Bin defalık tövbe ettim ancak yine de gidiyorum Çözümü yok bunun(yok), oluru yok bunun(yok) Nedense hayra yorulacak, tek bir tablo yok Hay rüyası batsın arkadaş, meymenet yok Tabirimden öteye benim için küfür çok Tepemde zaptı zor elimde kelime yok devam et Benim için bu koridorun sonunda saklı merhamet Uyanmasam kanar mıyım devam eder mi? Zaptı zor rüyam, ortasında sade çık da gel

1 Ocak 2016 Cuma



bu benim rahlemim!
son nefesimin, dudaklarında takılı kalan pimim
affetmiyor tanrı bizi.
büyük aşklar kifayetini yırtar bir gecede yatak yorgan parçalatır
öfkem dünya'n ın kasıklarında yük
taşınamadım rahlemden huzura eremedim
bir imsak vaktinde konak meydanında güvercin beslemekti en büyük hayalim
parkama sinmiş sigara kokusu, ceplerim de avuç avuç şiir
henüz eremedim huzura
huzur küçücük anlaşılmazlık yongası boğazında düğüm düğüm
bir şarkı mırıldanırdım ben oysa hep merhametin sol anahtarından

sol cebimden belki de hiç çıkmamalıydı kalem

Yılın son şiiri.

çırılçıplak bir şiir yazmak yakışırdı oysa sana!
boynundan dökülen onca çığlığa
ve aşkın verballerini kurutup astığın onca kalabalıklara ragmen, yalnızlıklara
tırnaklarının ucunda yaşarken hayat,
o hırçınlığını taşıdığın boynundaki siyah atkının sıyrıldığı an.
ve zaman..
dururdu göğüskafesindeki salıncaklar, boşalırdı
dizinde uyumak istiyorum sevgilim bir kaç yüzyıl.
militer yapının vermiş olduğu bir yılgınlık
Bir viranedeki aşk imgesinin övge övge başkaldırışı
bir guatr gibi gırtlağımda takılı kalan öfke..
ah!..
benim tümcelere sığdıramadığım yapıtaşım
ve soluksoluğa yazdığım şiirim
yılgınlığım ve bir yaşlı çocukmuşçasına hırçınlığım;

dizinde uyuya kalmak istiyorum aşktan bahsederken vücut ısına..