kış bitti. ama hala
kalbimin damarlarında serin bir akış var hissediyorum. korkunç bir his bu
birazda çılgınca geliyor. bir tek bende mi oluyor bu diye düşünmeden
edemiyorum. Oysa ben bunu sadece sıratta hissetmiştim. günahlar ağır, yakıcı
bir hisle dokunuyordu zeminden tenime ama içim üşüyordu. hepsi geri de kalmıştı
hani bir kere daha olmuycaktı? o adam yargılanıp yakılmıştı, külleri
savrulmuştu gökyüzüne, bulutlara karışmıştı? belkide bu son yağmurlar
yüzündendir bu hissim. Küller gökyüzüne savrulmuştu tahmin ediyorum ki buluta
karıştı ve havanın o fizyolojik mutasyonuna uğrayıp bir yağmur damlası oldu ve
tenime değdi ve bana bunu hissettirdi. neyse bu da geçicek birgün..
geçmiş! benden neler aldı düşünüyorumda çevremde geleceğe dair
bir hata yapacak olana doğru dönüyorum çabalıyorum o hata olmaması için. Tamam
bazen insan yaşayarak öğrenmeli, bu şekilde büyümeli. ama bazı şeylerin vebali
çok ağır bunu biliyorum ben yandım. bir başkasının yanmasına göz yumamam.
Duygusal bir adamım. Tüm işlediğim cinayetler bu yüzdendir Tanrım. Affet beni..
henüz çocukçaydım. Birşeylerin farkında olmanın bana verdiği
bir sorumluluğa bürünmüş, gözlerimi karartmıştım. gözlerimi bir insan boyuna
izahlamış, kaşlarım çatık yürüyordum. Sevdalaydım. yeşilçam filmleriyle büyümüştüm.
"Sevgi emek ister" diye bir replik anımsıyorum. Kadir İnanır ve
Türkan Şoray ın bir filminden. bu sadece film de geçen herhangi bir replik
değil hayatın öz cümlelerini bir kitapta toplasam ilk on cümlemin arasına
girecek kadar anlam yükledim. Anlamı derin benim için. Ve ben derinleri
severim. Yüzme bilmem pek. boğulmayı göze almayı severim yaşamak adına
çırpınışları..
benim sevdam henüz modern beşeri kalıplara sığmamış, soyutlukla
sıvanmış "vatan, bayrak" sevdasıydı. Atalarıma aşığım. Onlar gibi
yaşıyordum adeta, Dünya nın tüm rehavetine, rahmetle kucak açıyordum. Ama
birgün yıkılıcaktım bir başka devletin bir fitnesiyle. Fünye takılıp
uçuralacaktı ya bedenim ya da aklım. ve o gerçekleşti bir devlet tarafından
aklım da bedenimde yıkıldı. Kalp ve beyin arasına öyle bir fitnedir ki aşk.
Hiçbir gücün yıkamadığı bu ben ah bu ben! yıkıldı.. Bir kadın tarafından..
geçmişteki ahmaklıklarımın bedeliydi belkide "her kadın gelip geçer soyun
giyin biter" sloganını deviren anarşizmdi aşk, gönül monarşilerini dize getiren, sarayları
meyhaneye çeviren, haremleri zindana çeviren silahsız kuvvet bu aşk.. Aşk. tek
hece söylemesi çok kolay dilin telafuz edememesi için anca dudakların birbirine
dikili olması gerekli. Aşk bir kelimeden ibaret şimdi herkesin ağzında aşk ta
bir kitsch dir bana göre. Ucuz ve satıyor.. Her dilin mecmuası olmuş. Utanç
verici... Oysa aşk öyle midir? Bunu sadece gözleriyle gören bilir.. Aşk ı
görebilmek Dolunay'ın Güneş e yerini
bırakırken gökyüzünün mor yeşilimsi bir armoni yarattığını o saniselik an
gibidir. milyarlarca insan bunu görememiştir. Nedeni ise derine inme
korkusudur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder