10 Haziran 2013 Pazartesi

Ve Deniz sessizce terkedilirken..

bir denizden kopan kaptan gibiyim. Biraz duygularım benim kadar aylak ve otoritemin yıkıldığı devrim bu bi nevi. ve bişeylere direnişim. alışmışken o denizin dudaklarında ki neme ve çakıl taşları üzerine uzanmış bir beden üzerine doğan güneşe ve de yosun tutan envai çeşit insan küfüne herşeye karşı kaptanı olmak bir geminin. en son terkecek kişi olan bir kaptan iken! bir anda gitmek bilinçli intihardı. bir kurak çöle doğru yürüyorum şimdi. bundan sonra gördüğüm herşey bir seraptır.



6 Haziran 2013 Perşembe

ayaz kılıç bileyen rüzgarımdır benim. Bense savaşa her daim hazır nefer.

kış bitti. ama hala kalbimin damarlarında serin bir akış var hissediyorum. korkunç bir his bu birazda çılgınca geliyor. bir tek bende mi oluyor bu diye düşünmeden edemiyorum. Oysa ben bunu sadece sıratta hissetmiştim. günahlar ağır, yakıcı bir hisle dokunuyordu zeminden tenime ama içim üşüyordu. hepsi geri de kalmıştı hani bir kere daha olmuycaktı? o adam yargılanıp yakılmıştı, külleri savrulmuştu gökyüzüne, bulutlara karışmıştı? belkide bu son yağmurlar yüzündendir bu hissim. Küller gökyüzüne savrulmuştu tahmin ediyorum ki buluta karıştı ve havanın o fizyolojik mutasyonuna uğrayıp bir yağmur damlası oldu ve tenime değdi ve bana bunu hissettirdi. neyse bu da geçicek birgün..
      geçmiş! benden neler aldı düşünüyorumda çevremde geleceğe dair bir hata yapacak olana doğru dönüyorum çabalıyorum o hata olmaması için. Tamam bazen insan yaşayarak öğrenmeli, bu şekilde büyümeli. ama bazı şeylerin vebali çok ağır bunu biliyorum ben yandım. bir başkasının yanmasına göz yumamam. Duygusal bir adamım. Tüm işlediğim cinayetler bu yüzdendir Tanrım. Affet beni..
      henüz çocukçaydım. Birşeylerin farkında olmanın bana verdiği bir sorumluluğa bürünmüş, gözlerimi karartmıştım. gözlerimi bir insan boyuna izahlamış, kaşlarım çatık yürüyordum. Sevdalaydım. yeşilçam filmleriyle büyümüştüm. "Sevgi emek ister" diye bir replik anımsıyorum. Kadir İnanır ve Türkan Şoray ın bir filminden. bu sadece film de geçen herhangi bir replik değil hayatın öz cümlelerini bir kitapta toplasam ilk on cümlemin arasına girecek kadar anlam yükledim. Anlamı derin benim için. Ve ben derinleri severim. Yüzme bilmem pek. boğulmayı göze almayı severim yaşamak adına çırpınışları..
      benim sevdam henüz modern beşeri kalıplara sığmamış, soyutlukla sıvanmış "vatan, bayrak" sevdasıydı. Atalarıma aşığım. Onlar gibi yaşıyordum adeta, Dünya nın tüm rehavetine, rahmetle kucak açıyordum. Ama birgün yıkılıcaktım bir başka devletin bir fitnesiyle. Fünye takılıp uçuralacaktı ya bedenim ya da aklım. ve o gerçekleşti bir devlet tarafından aklım da bedenimde yıkıldı. Kalp ve beyin arasına öyle bir fitnedir ki aşk. Hiçbir gücün yıkamadığı bu ben ah bu ben! yıkıldı.. Bir kadın tarafından.. geçmişteki ahmaklıklarımın bedeliydi belkide "her kadın gelip geçer soyun giyin biter" sloganını deviren anarşizmdi aşk,  gönül monarşilerini dize getiren, sarayları meyhaneye çeviren, haremleri zindana çeviren silahsız kuvvet bu aşk.. Aşk. tek hece söylemesi çok kolay dilin telafuz edememesi için anca dudakların birbirine dikili olması gerekli. Aşk bir kelimeden ibaret şimdi herkesin ağzında aşk ta bir kitsch dir bana göre. Ucuz ve satıyor.. Her dilin mecmuası olmuş. Utanç verici... Oysa aşk öyle midir? Bunu sadece gözleriyle gören bilir.. Aşk ı görebilmek Dolunay'ın Güneş e  yerini bırakırken gökyüzünün mor yeşilimsi bir armoni yarattığını o saniselik an gibidir. milyarlarca insan bunu görememiştir. Nedeni ise derine inme korkusudur.

      

Bir Yer



bir yerden başladım. Sonun enkazından çıkıp
bir gusülle şarapnel parçalarından temizlenip
kefenimi yırttım, yeryüzüne tırmandım yine toprağı tırnaklarımla kazıp
bir yerde bitmiştim ben. sonumu unuttum hafızam kayıp..
affetmiyorum kendimi bu yüzden.
bir yerde hep yanlış yapıyorum. kasedi sarıp sonun enkazından çıkmakla başlıyorum işe
Bir yerde kaybettim ben. ama nerde..?
Kaybettiğim bedenimden bir parçam mıydı yoksa ruhum mu?
ters giden birşeyler var. Annem bile artık aramıyor, kimse ağlamıyor..
alışamadım..
herkes mutlu. yağmur falan yağıyor arada ama hava hep sıcak.
iklim de değişik
mevsimler birbirleriyle sevişiyor
onca kahkaha üzerime geliyor ben mırıldanıyorum
bir kış akşamı şarkısını karmaşık,ağır ve hüzünlü
hatırlamak istiyorum! lütfen tanrım.
Ben nerde yanlış yaptım.
Bir dilden döküldükçe tümceler
Duyan kulağın merkezi sisteminde depremler gerçekleşir
Gördü gözlerim..
Söyledi dilim, gözlerimi kapattığım anda yakamı bıraksın Özleyiş
Duvara çarpıp zemine süzülmesini izlemeliyim kavanozdaki Sitemin
Aydınlığı hapsettiğim gömlek cebim yırtılır

Sigara ve çakmak! ciğerlere kanserin dağılımıdır.

bir çığ düşer avuçlarıma kor olurum
sahiller anlamsız şimdi sensiz her yanım deniz,tuz, tufan  ve biraz da hasret
tanrı sever seni de beni de sevgilim lakin bize savaş zaruret
gırtlağıma inen bir giyotin gibidir hasret denen şey
özlüyorum gerisi envai çeşit mecmua
sevgi kelimesi kullanmaya çekiniyorum şimdilerde
sana olan sevgiye hakaret gibidir
sahte gelir..
ve bir yaprak düşüyor dallardan rüzgar  estikçe
ben eskidim
tanklar geçiyor üzerimden sevgilim kırılmıyor kemiklerim  sensizliğe direniyor
geleceğim elbet geleceğim ve bu savaş bitecek ilebet sürecek sevda yağmurundan nitekim çiçekler üreyecek.
ben sensizliği değil hep seni seveceğim bir çığ düşecek yine avuçlarıma kor olacağım..
yok olmayacağım!

yaşamak görevimdir yangın yerinde.