20 Ocak 2016 Çarşamba

gitmek

sızlayan literatürlerden, esen rüzgar, bir de senden
sen şimdi bana kalk gidelim diyorsun
gitmenin vebali ağırdır sevdiğim
şu geçirdiğim günlere bak
sol tarafımdan yediğim dört kurşun
omuzlarımdan düşen küçük çocuk
başucumda kırık şarap şişesi
gördüğün herşey.. işte gitmenin bedelidir
Alışmışken şimdi bu insan küfüne gitmek bilinçli bir intihardır sevdiğim
hey benim küçük gemim
fersahlarımın imlasını yitirdiği
tan vaktinde doğan durgunluk
imsak vaktinde dayanırdım kapına
ellerimde güllerle
anlaşılmazlık yongası boğazımda düğüm düğüm
bir intiharın ertesi olur mu deme.

manşetlerini kıvıran bir ceset gördüm her öğle vakti türk kahvesi içen

10 Ocak 2016 Pazar

11 Ocak





Bir kentin etinden sıyırıl aşklar vedalar henüz erken iken.
Bir kantonun eşliğinde  ölüme eşdeğer sevmeler
Mandalin bahçeleri arasında bir koridordu aşka giden yol
Kışın başladığı noktada vurulmuştum gökyüzü mora çaldı
İnce narin boyunlu bir kadın!
Şiir yazmak isterdim boynuna boylu boyunca
Gül koksun isterdim gülüşlerin sere serpe
Aklıma geldikçe gülümsemelerin kapında bitmem hep bundandı elimde güllerle.
"Bir avuç su bile söndürebilirmiş yangınları
Bunu bir filmde görmüştüm.
Ağlayamamıştım koca adam iken
Ciğerlerim kanadı.
Susamışçasına sana.
Ardından sustum.
Yastıkta kafanın bıraktığı boşluğa gözüm ilişince öfkem ayaklandı
İşte herşey orda başladı vedalar bir başlangıçtır sonun kıyısında
Bir kum saatinde akarken zaman yaşamak görevdir yangın yerinde..
Ve o filmde kimse ölmedi "


6 Ocak 2016 Çarşamba

Yazarsan gidene dek ceset peşinde sabaha dek yaz Duvara tırnak sürterek bu korku durmaz Gecemi günüme kattı lan yeminle can dayanmaz Uyanmasam baya bi gerçek sancam aklı yakcam Sade sus, cevap verirsen devrilir binalar Anonslar duyuyorum, adını yerini bulmayan Utanmasam yaşımdan sabaha dek bağırıcam Yaşına ayrı sana da ayrı bak sinirden dişimi kırıcam Tecrübeyle sabit orda renk falan yok Orda gafletin peşinde, umuda meyleden Sabahı göremeden, 50 tane kendinden gömer Ve gık demezsin, ölüme işine gelmeyince Yazıyorsam şu dakika korkudan nedense böyle Seni gören çocuklar gülebilir sakın gücenme Zati bizzat kendin gülüyosun yalansa söyle Lan yeter kabullen yoksa şimdi beyni yitiricen Bana o tavsiyen, haritadan bi yer beğen Şakana gülemedim birazcık ciddiyet be lütfen Duvarlar üstü yürüyorum, yanıma kendim geliyorum Bin defalık tövbe ettim ancak yine de gidiyorum Çözümü yok bunun(yok), oluru yok bunun(yok) Nedense hayra yorulacak, tek bir tablo yok Hay rüyası batsın arkadaş, meymenet yok Tabirimden öteye benim için küfür çok Tepemde zaptı zor elimde kelime yok devam et Benim için bu koridorun sonunda saklı merhamet Uyanmasam kanar mıyım devam eder mi? Zaptı zor rüyam, ortasında sade çık da gel

1 Ocak 2016 Cuma



bu benim rahlemim!
son nefesimin, dudaklarında takılı kalan pimim
affetmiyor tanrı bizi.
büyük aşklar kifayetini yırtar bir gecede yatak yorgan parçalatır
öfkem dünya'n ın kasıklarında yük
taşınamadım rahlemden huzura eremedim
bir imsak vaktinde konak meydanında güvercin beslemekti en büyük hayalim
parkama sinmiş sigara kokusu, ceplerim de avuç avuç şiir
henüz eremedim huzura
huzur küçücük anlaşılmazlık yongası boğazında düğüm düğüm
bir şarkı mırıldanırdım ben oysa hep merhametin sol anahtarından

sol cebimden belki de hiç çıkmamalıydı kalem

Yılın son şiiri.

çırılçıplak bir şiir yazmak yakışırdı oysa sana!
boynundan dökülen onca çığlığa
ve aşkın verballerini kurutup astığın onca kalabalıklara ragmen, yalnızlıklara
tırnaklarının ucunda yaşarken hayat,
o hırçınlığını taşıdığın boynundaki siyah atkının sıyrıldığı an.
ve zaman..
dururdu göğüskafesindeki salıncaklar, boşalırdı
dizinde uyumak istiyorum sevgilim bir kaç yüzyıl.
militer yapının vermiş olduğu bir yılgınlık
Bir viranedeki aşk imgesinin övge övge başkaldırışı
bir guatr gibi gırtlağımda takılı kalan öfke..
ah!..
benim tümcelere sığdıramadığım yapıtaşım
ve soluksoluğa yazdığım şiirim
yılgınlığım ve bir yaşlı çocukmuşçasına hırçınlığım;

dizinde uyuya kalmak istiyorum aşktan bahsederken vücut ısına..